AB Komisyonu Başkanı'nın yat gezisi
19 Nisan 2005“Barroso’nun elbette özel yaşam hakkı dahilinde, lüks yatla bile olsa, tatile çıkması mümkün. Ancak geçen yılın Ağustos ayında bu tatile çıktığında, tüm AB devlet ve hükümet başkanları kendisini AB Komisyonu Başkanlığı’na aday göstermiş bulunuyorlardı. İşte Barroso’nun içine düştüğü sıkıntılı durum bundan kaynaklanıyor.
Kendisine yöneltilen ilk soru, eşi ile çıktığı tatili neden kendi cebinden finanse etmediğiydi. Barroso, kendisini yat gezisine davet eden Yunanlı armatör ile 25 yıldır özel dostluğu olduğunu vurguluyor. Ancak Yunanlı armatörün kimliği yakından incelendiğinde işler değişiyor.
Yunanistan’ın en başarılı armatör ailelerinden birinden olan Spiro Latsis, ayrıca Londra ve İsviçre’de temsilcilikleri olan ve dünya çapında faaliyette bulunan büyük bir banker. Latsis, örneğin, geçmişte Avrupa Yeniden İmar ve Kalkınma Bankası ile ticari işler yapmıştı. Bu banka, AB’nin verdiği maddi fonları Balkanlar’daki projeler için kullanıyor.
İşte bu tür ilişkiler içinde olan Yunanlı banker ve armatör Latsis’in tamamen özel amaçlı olarak yatına davet etmiş olsa bile, o dönemde AB Komisyonu Başkanlığı adaylığı kesinleşen Barroso’nun bu daveti kabul etmemesi gerekirdi. Çünkü herkesin bildiği gibi, AB Komisyonu Başkanlığı Avrupa’nın ekonomi politikalarında rotayı belirleyen, büyük işletmeler arasındaki rekabet ilişkilerini denetleyen bir makam. Bu kadarla da kalmıyor; AB Komisyonu’nun, yolsuzluklara ve çıkar çatışmalarına düşebilecek bir makam olmaması gerekiyor.
Ne var ki; şimdi Manuel Barroso’nun üzerine böyle bir gölge düşüyor. Bir Komisyon Başkanı, kısa bir süre için de olsa, özel kişiliğe büründüğünü açıklayamaz. Hele ki bu yetkili, milyarlık sermayesi bulunan büyük bir banker tarafından davet edilmişse… Çünkü gün gelip de bu bankerin sahip olduğu işletmelerin başka işletmelerle birleşmesi söz konusu olduğunda, AB Komisyonu bu birleşmeyi denetlemekle yükümlü kılınabilir.
Barroso’nun başında bulunduğu görevi nedeniyle eleştirilen şimdiki çelişkili tavrı, Avrupa Anayasası konusunda şu sıralarda Fransa’da olduğu gibi, Avrupa’nın birliği sürecine kuşku ile bakanların değirmenine de su taşımış oluyor. Barroso görevine seçilirken, Avrupa politikalarında daha fazla şeffaflık ve açıklık vaadinde bulunmuş, Avrupalı vatandaşları samimiyet ve içtenlikli politikalarla kazanacağını söylemişti. Yunanlı banker Spiro Latsis’in yat gezisi davetini kabul etmesiyle Barroso’nun bu sözleri artık kimseye inandırıcı gelmiyor.”