Anayasa Mahkemesi’nin AKP mesaisi sürüyor
29 Temmuz 2008Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın, 14 Mart 2008 tarihinde, ''laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği'' iddiasıyla AKP’nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi'nde açtığı davada karar aşamasına gelindi. Tamamı 162 sayfadan oluşan iddianamede, AKP'nnin kurucularından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da aralarında bulunduğu 71 partilinin 5 yıl süreyle siyasi faaliyetten menedilmeleri de isteniyor.
Hakkında siyaset yasağı talep edilen AKP Merkez Yönetim Kurulu üyesi Ayşe Böhürler, hazırlanan iddianamede yer alma nedeninin, katıldığı bir televizyon programında sarf ettiği bir cümleden kaynaklandığını ve bunun kabul edilemez olduğunu belirtiyor:
“Show Tv’de yayınlanan Siyaset Meydanı programında; “yargıçlar da, yani hâkimler de başını örtebilir” demişim. İddia bu. Savunma yapmayı bile anlamsız buluyorum. Neyi savunacağım? Düşündüğüm ve inandığım şeyleri savunmak mı? Yani bu çok anlamsız geliyor.”
‘Genç Siviller’in’ demokrasi talebi
Türkiye’de laik ve laiklik karşıtı düşüncelerle ilgili tartışmalar sürerken, kendilerini anti-militarist, özgürlükçü ve demokrasi yanlısı görüşleri savunan bir sivil toplum hareketi olarak tanımlayan “Genç Siviller”, toplumda farklı düşünceleri paylaşan grupların giderek birbirinden uzaklaştığını ve bu kamplaşmaların toplumda bölünmelere yol açtığı uyarısında bulunuyor. “Genç Siviller” hareketinden Hayri İnce, amaçlarının herkes ve her şey için demokratik aktivizm yapmak olduğunu ve düzenledikleri toplantılara farklı görüşlerden birçok kişinin katıldığını anlatıyor:
“Toplum çok renkliydi; eşcinseller, dindarlar, Sosyal Demokratlar, Sosyalistler, Liberaller, gençler, başı açık, başı kapalı pek çok çeşit insan vardı. Ve bu kamplaşmanın çözümüdür.”
AB süreci olumsuz etkilenebilir
Siyasi uzmanlara göre de, Türkiye, anayasa ile güvence altına alınan laikliğin savunucuları ve karşıtları arasında giderek daha da büyüyen bir siyasi krizin içinde bulunuyor. Federal Alman Meclisi Dışişleri Komisyonu'nun Hristiyan Demokrat Partili Başkanı Ruprecht Polenz, Türkiye’nin şu anki yoğun dava gündeminin AB ile ilişkileri de olumsuz etkilediği görüşünü savunuyor:
“Şu an söz konusu olan kriz öncelikle Türk iç politikasını olumsuz etkiliyor. Tabii bu çerçevede reform çabalarının da yavaşladı. Kısa bir süre önce Türkiye’deydim ve AKP’nin, tüm bu dava ve soruşturmalar yokmuş gibi hükümet etme görevini yerine getirmeye çalıştığını müşahede ettim. Ancak bunu tam anlamıyla başarabildikleri de söylenemez. Zira ekonomide ilk kriz emâreleri görülmeye başlandı. Bu iç politik krize odaklanılması nedeniyle reform sürecinin aksaması da kuvvetle muhtemel. AB’ye tavsiyem, reformların sürdürülmesi konusunda Türkiye'ye yardımcı olmaya devam etmeleri. Ancak şurası kesin ki bu kriz, ilişkilere sıkılmış bir kurşundur.”
Mahkeme’nin önünde 3 seçenek var
AKP’nin geleceğinin ne olacağı belirsizliğini korurken, mahkeme heyetinin önünde üç seçenek bulunuyor. Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın 69. maddesine göre, ''temelli kapatma'', dava konusu fiillerin ağırlığına göre ''Hazine yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakma'' kararı verebilecek. Anayasa'ya göre bir siyasi partinin kapatılmasına karar verilebilmesi için nitelikli çoğunluğun oyu aranacak. Buna göre, kapatma kararı için Anayasa Mahkemesi'nin 11 asıl üyesinin en az 7'sinin oyu gerekiyor.